• Slider Image
  • Slider Image
  • Slider Image
ATATÜRK VATANDIR!

ATATÜRK VATANDIR!

Tam bağımsızlık, milli egemenlik ve milli devlet ilkeleri üzerine bina edilen Cumhuriyetimizin mimarı Atatürk, Türk milleti ve devleti arasındaki en güçlü bağdır. Her zaman ifade ettiğimiz üzere; Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk milli birliktir, Atatürk devlettir, Atatürk vatandır ve Atatürk birleştirici harçtır.

VATAN VE MİLLET SEVGİSİ

VATAN VE MİLLET SEVGİSİ

ile ülkemizi ve milletimizi yüceltmeyi gaye edinen ve devletimizin ilelebet yaşatılmasında kararlı kadroları ile, inanç, fikir ve azimle insanımıza hizmet etmeyi gaye edinmiş olup Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlıdır, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, toplumsal barış ve uzlaşmayı her şeyin üstünde tutar.

MİLLİ EKONOMİ MODELİ

MİLLİ EKONOMİ MODELİ

mimarı ve Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı, 'Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt' medeniyetinin günümüzdeki lideri, 'Sosyal Devlet - Milli Devlet', 'Millli Ekonomi Modeli ve Kalkınma Projeleri' , 'Hoş Geldin Atatürk' ve 'Ehl-i Beyt Külliyatı' da dahil olmak üzere 50'den fazla basılı eserin yazarı.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Değerli İstanbullular, kıymetli kadınlarımız,
Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Bugün, emeğiyle, fedakârlığıyla, sevgisiyle hayatı güzelleştiren kadınlarımızı anma ve onların
hak mücadelesine destek olma günüdür. Ancak ne acıdır ki, kadınlar için hak arayışı artık sadece eşitlik değil, bir yaşam
mücadelesine dönüşmüştür.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınlarımızın karşı karşıya kaldığı şiddeti, ayrımcılığı ve zorlukları konuşuyoruz. Ancak artık
konuşmaktan öteye geçip, gerçek çözümler üretmek zorundayız. Çünkü biliyoruz ki, güçlü bir toplum güçlü kadınlarla mümkündür.
Kadınlarımızın huzur ve güven içinde yaşayamadığı bir toplumda adaletten, kalkınmadan ve refahtan söz edilemez.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak bizler, kadına yönelik şiddetin ve eşitsizliğin temelinde ekonomik bağımlılığın yattığını çok iyi
biliyoruz. Kadınlarımızın ekonomik özgürlüğünü kazanması, sosyal güvencelerle desteklenmesi ve hak ettikleri yaşam standartlarına
kavuşması için güçlü bir devlet politikası şarttır. İşte tam da bu noktada, Milli Ekonomi Modeli devreye giriyor.
Kadınlarımızın çalışsın ya da çalışmasın, devletten sosyal güvence almasını, hak ettiği değeri görmesini savunuyoruz. Çünkü kadının
toplum içindeki yerini sağlamlaştıran en önemli unsur ekonomik güvencedir. Milli Ekonomi Modeli, kadınların ekonomik olarak
güçlenmesini sağlayan en kapsamlı ve sürdürülebilir çözümleri sunmaktadır. Ev hanımlarına maaş, doğum yapan kadınlara ikramiye,
her vatandaşa devlet güvencesinde vatandaşlık maaşı gibi projeler, kadınların ekonomik bağımsızlığını kazanmasını ve hiçbir baskı
altında kalmadan kendi hayatlarını şekillendirmelerini sağlayacaktır.
Bugün kadın hakları üzerine çalışan tüm STK’lar ve dernekler, kadınların gerçek anlamda özgürleşmesini istiyorsa, bu modelin
üzerine eğilmeli ve kadınların ekonomik bağımsızlığını sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi için çaba göstermelidir. Çünkü
ekonomik özgürlüğü olmayan bir kadının ne şiddete karşı kendini koruyabilmesi ne de toplum içinde hak ettiği yeri alabilmesi
mümkündür.
Ve unutulmamalıdır ki, bu güçlü dönüşümü ancak Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş liderliğinde hayata
geçirebiliriz. Sayın Hüseyin Baş’ın öncülüğünde Milli Ekonomi Modeli’nin uygulanması, kadınlarımızın ekonomik bağımsızlığını
sağlayacak, şiddet ve adaletsizliğin ortadan kalkmasına zemin hazırlayacaktır. Kadınlarımızı ezilmeye, yoksulluğa ve çaresizliğe
mahkûm eden bu düzeni değiştirmek mümkündür ve bu değişimi Bağımsız Türkiye Partisi ile gerçekleştireceğiz.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak bizler, kadınlarımızın hak ettiği yaşam koşullarına kavuşabilmesi için gereken adımları atmaya
hazırız. Kadınlarımızın ezilmediği, şiddete maruz kalmadığı, ekonomik ve sosyal haklarının güvence altına alındığı bir Türkiye’yi hep
birlikte inşa edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, hak mücadelesinde yanlarında
olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.

Kamuoyuna Duyuru

Kamuoyuna Duyuru

İstanbul ve Marmara Bölgesi, büyük bir deprem riski ile karşı karşıyadır. Bilim insanlarının yıllardır
yaptığı uyarılar doğrultusunda, gerekli önlemlerin artırılması ve toplumun bilinçlendirilmesi büyük
önem taşımaktadır. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) olarak, bu konuda sorumluluk bilinciyle hareket
edilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Deprem Gerçeği ve Alınması Gereken Önlemler
Bağımsız bilim insanları, İstanbul’da 7.5 büyüklüğünde bir depremin kaçınılmaz olduğunu
belirtmektedir. Resmi raporlar, şehirde 1.166.400 civarında bina bulunduğunu, İBB Şehircilik Grubu
açıklamalarına göre ise 2000 yılı öncesi her yapının potansiyel risk taşıdığı, bu yapı stokunun
%70’inin riski konumda olduğunu vurgulamıştır. Bu milyonlarca insanımızın depremden etkileceğini
açıkça göstermektedir. Bu gerçek, geniş çaplı bir hazırlık sürecini zorunlu kılmaktadır. Zira böylesi
bir senaryo tarihin gelmiş geçmiş en büyük yıkımına neden olacaktır. Bir an evvel geniş çaplı
hazırlıkların yapılması ülkenin bekası için elzemdir.
BTP’nin Çözüm Önerileri
Bağımsız Türkiye Partisi olarak, İstanbul’u ve Türkiye’yi depreme dayanıklı hale getirmek için şu
adımları öneriyoruz:
1. Depreme Hazırlık Seferberliği Başlatılmalıdır: Merkezi yönetim, yerel yönetimler, akademisyenler
ve sivil toplum kuruluşları iş birliği içinde kapsamlı bir eylem planı oluşturmalıdır.
2. Bilim Temelli ve Teknoloji Odaklı Politikalar Uygulanmalıdır: Kent planlaması, bağımsız bilim
insanlarının önerileri doğrultusunda ve en son teknolojik çözümlerle hayata geçirilmelidir.
3. Araştırma Enstitüleri ile Bilim Temelli Deprem Hazırlığı: İstanbul’un depreme hazırlanması için
bağımsız bilim insanları ve araştırma enstitüleri ile ortak çalışmalar yapılmalı, deprem öncesi, sırası ve
sonrası için mühendislik tabanlı çözümler ve dijital yönetim sistemleri geliştirilmeli.
4. Dijital İkiz Projesi ile Yıkım Senaryoları ve Süreç Takibi: Deprem sonrası olası yıkım, dijital ikiz
teknolojisi ile halka somut bir şekilde gösterilmeli ve sürecin her aşaması dijital platformda takip
edilerek şeffaf bir eylem yönetimi sağlanmalıdır.
5. Kentsel Dönüşüm ve Yapı Güçlendirme Çalışmaları Hızlandırılmalıdır: İBB’nin öz kaynakları ve
kurulacak iştirakler aracılığıyla binalar güçlendirilmeli, riskli yapılar güvenli hale getirilmelidir.
6. Afet Yönetimi ve Tahliye Planları Geliştirilmelidir: Olası bir depreme karşı şehirde tahliye planları
oluşturulmalı, kriz anında iletişim ve lojistik çözümleri geliştirilmelidir.
7. Ekonomik Kaynak Yönetimi ve Şeffaflık Sağlanmalıdır: Mevcut bütçe kaynakları etkin şekilde
yönetilmeli, reklam ve tanıtım harcamaları yerine doğrudan deprem önlemlerine aktarılmalıdır.
8. Yerel Yönetimlerle İş Birliği Güçlendirilmelidir: Belediyelerle ortak projeler geliştirilerek, depreme
karşı dayanıklı şehirlerin inşası hızlandırılmalıdır.
9. Deprem Bilinci Artırılmalıdır: Düzenli deprem tatbikatları yapılarak halkın bilinçlenmesi
sağlanmalı, afet durumunda yapılması gerekenler anlatılmalıdır.
10. Şeffaf ve Sorumlu Yönetim Anlayışı Benimsenmelidir: İstanbul’un güvenliği için atılacak adımlar,
kamuoyuyla açık ve şeffaf şekilde paylaşılmalıdır.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak, İstanbul’un depreme karşı dirençli hale getirilmesi için üzerimize
düşen sorumluluğu yerine getireceğimizi ve halkımızın güvenliği için gerekli çalışmalara destek
vereceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.

İstanbul İl Başkanlığı – 6 Şubat Depremi Bildrisi

6 Şubat Depremi Bildirisi

6 Şubat 2023’te yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremler, milletimizin yüreğinde
derin yaralar açmıştır. Resmi rakamlara göre on binlerce vatandaşımızı kaybettik,
milyonlarca insanımız evsiz kaldı. Ancak bu felaket, sadece bir doğa olayı değil, aynı
zamanda ihmallerin, göz ardı edilen tedbirlerin de bir sonucudur.
Bu büyük felaketin yıl dönümünde, hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle anıyor,
yakınlarını kaybedenlere başsağlığı diliyoruz. Yaraları sarmak için hâlâ atılması gereken
çok adım var ve biz, BTP İstanbul İl Başkanlığı olarak, deprem bölgesindeki
vatandaşlarımızın yanında olmaya devam edeceğiz.
İstanbul İçin Alarm Zilleri Çalıyor!
Deprem gerçeği ile yüzleşmek zorundayız! Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunan bir
ülkedir ve bilim insanları yıllardır İstanbul’da 7 ve üzeri büyüklüğünde bir depremin
kaçınılmaz olduğunu dile getirmektedir. Buna rağmen, İstanbul’un yapı stoku hâlâ büyük
riskler taşımaktadır.
İstanbul’da beklenen büyük depreme karşı kentsel dönüşümün rant odaklı değil, halkın
güvenliği öncelikli olacak şekilde yapılması, riskli bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın
güvenli konutlara taşınması, altyapının güçlendirilmesi ve acil müdahale planlarının
eksiksiz şekilde hazırlanması zorunluluktur.
Bağımsız Türkiye Partisi olarak, felaketlerin önlenmesi ve risklerin en aza indirilmesi için
merkezi ve yerel yönetimlerle her türlü iş birliğine hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Depremin
ardından verilen sözlerin tutulması, şehirlerimizin depreme dayanıklı hale getirilmesi ve
halkımızın can güvenliğinin sağlanması için takipçi olmaya devam edeceğiz.
Bugün yas günü olduğu kadar, mücadele günüdür. Bir daha böylesi acılar yaşamamak için
bilimi, aklı ve vicdanı rehber alarak hareket etmek zorundayız.
Bağımsız Türkiye Partisi
İstanbul İl Başkanlığı

İstanbul Bilimle Buluşacak…

Digitist Cihan Şehri Bilim Şehri

İstanbul’da dijital çağ Cihan Erdoğanyılmaz ile başlayacak

İstanbul’un bugün çok ciddi problemleri var. Biz bu şehri siyasi polemiklerle değil, bilimsel ve teknolojik bir yaklaşımla yöneteceğiz.”
Bu ülkeyi seven, bu ülke için her şeyi yapmaya hazır olan gençler, bu ülkede artık bir gelecek kurgusu gerçekleştiremiyorlar. Ben onlara bir söz verdim ve ‘Bağımsız Türkiye Partisi kadroları olarak biz, Genel Başkanımız Hüseyin Baş’ın mücadelesi ile tekrar sizi bu ülkeye döndürecek bir ülke inşa edeceğiz”
Deprem sorunundan gıda sorununa, vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının karşılamasına kadar bütün projeleri biz Bağımsız Türkiye Partisi Ar-Ge Merkezinde ülkemizin en önemli bilim insanlarıyla tasarladık.”
Siyasetten bağımsız, gerekli mali finansmana sahip, düşünce özgürlüğüne sahip araştırma enstitüleriyle, bilim insanlarıyla şehrimizi ve ülkemizi yöneteceğiz.”

Bağımsız Türkiye Partisi 8. Olağan İstanbul İl Kongresi görkemli bir katılımla gerçekleştirildi

Bağımsız Türkiye Partisi 8. Olağan İstanbul İl Kongresi görkemli bir katılımla gerçekleştirildi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) İstanbul il kongresi görkemli bir katılımla gerçekleştirildi. Fuat Şengül’ün yeniden il başkanı seçildiği kongreye çok sayıda siyasi partinin temsilcileri de katıldı.

Sinevizyon gösteriminin de yapıldığı kongrenin onur konuğu BTP lideri Hüseyin Baş’tı.

BTP lideri konuşmasına Ayasofya Camii’nde Atatürk için yaptıkları mevlid başvurusunun reddedilmesine değinerek başladı. Hüseyin Baş, “Öyle bir durumdayız ki şunu da soramıyoruz; sen kimin mekanından kimi kovalıyorsun. Halbuki en çok ona yakışmaz mıydı orada mevlid okunması. Biz bunu Gazi Mustafa Kemal’in hayatında da gördük. Ayasofya Camiinde 70 bin hemşehrinin katıldığı bir mevlid organize ediyor ve bunu radyolardan canlı yayınlatıyor. Yani Orada mevlid okutma adetini başlatan da Gazi Mustafa Kemal Atatürk. İstanbul 4.5 yıl işgal altında kalmış bir şehir. Galata Kulesi’nde 4.5 yıl İngiliz bayrağı sallandı. Bu İstanbul’un birinci Fatihi Fatih Sultan Mehmet Han ama bu İstanbul’u işgalden kurtarmış ikinci Fatihi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bunu da onlara öğreteceğiz hiç kimsenin kuşkusu olmasın.” dedi.

“Safsatatan ibaret,  fakirleştirmeye yönelik bir politika izliyorlar”

Konuşmasında ekonomi üzerine değerlendirmeler de yapan Hüseyin Baş, “Hükümet yetkilileri Japon Yeni’ni örnek vererek doların 13 lira olmasını adeta aklamaya çalışıyorlar.” dediği konuşmasına şu şekilde devam etti, “6 ay önce IBAN yoluyla cebinizdeki paraları alırlardı şimdi iki çift laf ediyorlar, döviz alıyorlar, cebinizdeki parayı bu şekilde iç ediyorlar. Buna da ‘Ekonomik Kurtuluş Savaşı’ diyorlar. Hedeflerinde ve planlarında ihracatı yükseltip cari açığı kapatmak olduğunu ben daha önce söylemiştim. Bunlar bunu o zaman dillendirmiyorlardı. Şimdi hepsi ‘Bakın göreceksiniz cari açığımız kapanacak , ihracat artacak’ diyor. Bakın bu kırmızı kaplı kitap Milli Ekonomi Modeli‘nde ne yazıyor?  Bu kitapta , ‘Ülkeler ihracatlarını artırarak cari açıklarını düşüreceklerini sanırlar, halbuki yabancı sermayenin ihracatı ülkenin cari açığına hiçbir katkı sağlamaz’ yazıyor. Bugün baktığınızda ülkemizin en ciddi ihraç kalemi nedir? Otomobil. Otomobil bizim bütün parçalarını, teknolojisini ithal ettiğimiz daha sonra çıkıp ihraç ettiğimiz üründür. Daha sonra bir de araba ithal ediyoruz. Bunu şuna benzetiyorum; Arog filminde Arif, ‘Ceku çocuğumuzu Gora’da dünyaya getirelim oradan bir daha dünyaya mı getirelim’ diyor ya… Biz de malı önce yolluyoruz sonra geri getiriyoruz. Bunun gibi birşey. Yani ekonomik anlamda tamamen safsatadan, saçmalıktan ibaret ve sizleri bizleri fakirleştirmeye yönelik bir politika izliyorlar. Bakın herşeyimiz özelleştirildi, şeker fabrikalarımız, devletin kurduğu bankalar, kağıt fabrikalarımız, çimento fabrikalarımız, madenlerimiz herşeyimiz özelleştirildi. Şimdi ben yetkililere soruyorum; sen bu ASELSAN’ı özelleştirir misin, TUSAŞ’I özelleştirir misin, Niye benim bu kadar kıymetli servetimi özelleştiriyorsun?” DEVAMI >